Rize 1 Şubesi

KPDK’da kamu görevlilerinin mali kayıplarının telafi edilmesini istedik

Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) Toplantısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanları ve KPDK’da temsilcisi bulunan kurumların bürokratlarının katılımıyla salgın tedbirleri kapsamında online olarak yapıldı.

Toplantının açılışında konuşan Bakan Vedat Bilgin, 6. Dönem Toplu Sözleşme’de karar altına alınan konularla ilgili çalışmalarda sona yaklaşıldığını ifade ederek, “3600 ek gösterge, somut çözülmesi gereken bir sorundur. Bu mesele bizim için önceliktir. 3600 için bakanlıkta oluşturduğumuz kurul çalışmalarını tamamladı, Memur-Sen ile görüşme yapacağız” dedi.

Ek gösterge sisteminin yeniden ele alınmasının önemli olduğunun altını çizen Bilgin, “Sözleşmeli personelin sorunlarını da önemli buluyoruz. Bu konuda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 3600 ek göstergeden sonra bunu da tamamlayacağız” şeklinde konuştu. 



Yalçın: Ekonomideki gelişmeler kamu görevlilerinin ekonomik kayıplara uğramasına sebep oluyor

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, toplantıda yaptığı konuşmada, kamu görevlilerinin büyümeden pay alması, gelir vergisinin yüzde 15’te sabitlenmesi, 4688 sayılı Kanun’da değişiklik yapılması, 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi başta olmak üzere, kamu görevlilerinin sorunlarına değindi.

Açıklanan veriler dikkate alındığında dünya genelinde negatif bir durum söz konusu iken Türkiye’nin büyümeye devam ettiğini belirten Yalçın, “Diğer taraftan, ekonominin salgından bir şekilde etkilendiği gerçeğini de yakından görüyoruz. Salgının büyük ölçüde etkilediği alanların başında, hem mikro hem makro verilerle hem küresel hem de bölgesel ölçeklerle ekonomi-finans yer alıyor” diye konuştu.

6. Dönem Toplu Sözleşme öncesi Memur-Sen olarak ortaya koydukları kısa, orta ve uzun vadeli ekonomik verilerle toplu sözleşmenin imzalanmasından sonraki 1 Eylül-30 Kasım tarihleri arasında oluşan ekonomik göstergeler arasında kamu görevlileri ve emeklilerinin cüzdanlarını derinden etkileyen farklar oluştuğuna dikkat çeken Yalçın, şöyle devam etti: “1 Eylül 2021 ile 30 Kasım 2021 arasında; çeyrek altında yüzde 49, dolarda yüzde 52,16, euroda yüzde 45,20, benzinde yüzde 25 oranında artış meydana gelmiştir. Merkez Bankası’nın anketlerine göre ise yıl sonu enflasyon rakamı yüzde 16,64’ten yüzde 19,31’e yükselmiş durumda. Temel gıda fiyatlarında, pazardaki sebze ve meyvelerde, ulaşımda ve birçok giderde bunlara ilave olarak büyük oranda artış yaşanmıştır. Bu veriler, kamu görevlilerinin alım gücünün azaldığını, mutfakta sıkıntıya düştüklerini göstermektedir. 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin mutabakatla sonuçlanması ve kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine kayda değer artışların gerçekleştirilmiş olması önemli olmakla birlikte, sadece 1 Eylül-30 Kasım tarihleri arasında meydana gelen beklenmedik enflasyon, döviz kuru ve fiyat artışları kamu görevlilerinin ekonomik kayıplara uğramalarına neden olmuştur.”

Üç aylık olağanüstü döneme ilişkin üç ayrı teklif

Ali Yalçın, yaklaşık üç aydır yaşanan söz konusu olağanüstü sürecin toplu sözleşmede elde ettikleri kazanımları gölgelememesi, kamu görevlilerinin alım gücünde meydan gelen kayıpların tamir edilmesi gerektiğini kaydederek, “Bu çerçevede, kamu görevlilerinin gelir vergisi oranı yüzde 15’te sabitlenmeli, gelir vergisi matrahları yükseltilmeli, kayıpların telafisini sağlayacak ilave ödeme yapılmalıdır. Toplu sözleşmenin tarafları olarak bu masada yer alan yetkili konfederasyon Memur-Sen ile kamu idaresi adına Sayın Bakan, kamu görevlilerinin yaşamış olduğu ekonomik kayıpları, alım gücündeki azalışları giderecek çözüm yöntemleri belirleme gücüne ve kabiliyetine sahiptir. Bununla birlikte, kamu görevlilerinin büyümeden pay alması, enflasyon kaynaklı zararlarının tazmin edilmesi, vergi dilimlerinin yeniden düzenlenmesi, derece ve kademe sınırlamalarındaki engellerin kaldırılması, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının periyodik olarak yapılması gibi taleplerimizin de hayata geçirilmesi noktasında kararlıyız. Gerek salgının üretmiş olduğu negatif etki gerek enflasyon ve kur kaynaklı kayıpların artışı gerekse alım gücündeki düşüş nedeniyle ortaya çıkan sıkıntıların tazmin ve telafisinin KPDK ile çözüme kavuşturulabileceğine inancımızı devam ettiriyoruz. Toplu sözleşmenin bir aylık gibi kısa bir sürede sonuçlandırılmak zorunda olması, kamu görevlilerinin mali, sosyal ve özlük hakları yönüyle beklentilerinin karşılanması noktasında yetkili konfederasyon olarak ve her biri hizmet kolunda yetkili sendikalarımızla sonuç üretmek için tüm sosyal diyalog mekanizmalarını sonuna kadar işletiyoruz. KPDK eliyle, başta yukarıda ifade ettiğimiz kayıpları telafi edecek ‘ek protokol’ dâhil olmak üzere, kamu görevlilerinin hayata geçirilmesini bekledikleri konu başlıklarına ilişkin çözüm yollarının belirlenmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı. 


Genel Başkan Ali Yalçın’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şunlar:  

 

4688 sayılı Kanun ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalmaktadır, reform şarttır

Toplu sözleşmelerin tamamında, 4688 sayılı Kanun’dan kaynaklı süreç, kapsam, yetki ve süreye dair yaşanılan sıkıntıları hem öncesinde hem sonrasında defalarca kez dile getirdik. Sendikal haklar üçlüsü yönüyle, ülkemizde kamu görevlileri sendikacılığı maalesef evrensel zeminle eşleşmiş bir çerçeveye sahip değil. Toplu sözleşmenin kapsamı daraltılmış, süresi kısa tutulmuş, uzlaşmazlık çözüm noktası da ‘tarafsızlık kulvarına’ bir türlü oturtulamamıştır. Tarafların eşitliği yerine işveren tarafının etkililiği esaslı bir zemin kanunun sistematiğine ve hükümlerine sirayet ettirilmiştir. 4688 sayılı Kanun 20. yılını doldurmak üzeredir. Anayasa değişikliği gereği yapılanlar hariç olmak üzere, kanunda eski Türkiye’nin, vesayet süzgecinin irat ettiği hükümler halen varlığını koruyor. Cumhurbaşkanımız darbe anayasalarından kurtulmak için sivil anayasa çağrısında bulunmuştu ve masada bulunanlar dâhil herkesi katkı sunmaya çağırmıştı. Çünkü anayasanın ruhunda darbe, vesayet ve millî iradeye tahammülsüzlük var. Bu kapsamda Memur-Sen olarak, yeni ve sivil anayasa çalışmalarına katkı sunmak amacıyla ‘Kamu Görevlilerinin Yeni Anayasadan Beklentileri Araştırması’nı Türkiye genelinde Memur-Sen’e bağlı sendikalara üye olan 5586 kişiyle gerçekleştirerek raporumuzu tamamladık. Raporda da görülmektedir ki, kamu görevlilerinin yeni anayasadan; toplu sözleşme kapsamı kamu görevlilerini ve emeklilerini ilgilendiren her konuyu içerecek şekilde genişletilmesini, toplu sözleşme sürecinin en önemli aşaması olan uyuşmazlık sürecinde öne çıkan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun kamu işvereninden bağımsız, adil karar verebilecek bir hüviyete kavuşturulmasını, toplu pazarlığın ayrılmaz parçası olan grev hakkının teminat altına alınmasını, siyasi partilere üye olma yoluyla demokratik katılım hakkının genişletilmesini istemekte, beklemektedir. Anayasanın sivil bir bakış açısına sahip olmasıyla birlikte, 4688 sayılı Kanun da emek dostu, hak ve hukuk dostu bir kimliğe büründürülmelidir. Toplu sözleşmenin kapsamı ve süresi artırılmalı, eşitler arası pazarlık mümkün kılınmalı, ter dökenin, emek mücadelesi verenin, yetkili sendika tercihi ile toplu pazarlık iradesine değer ve güç katanın yararlandığı bir evrensel gerçeklik oluşturulmalıdır. Yetkinin değerli olduğu, toplu sözleşmeden yararlanmak için dayanışma aidatının bulunduğu, hakem kurulunun tarafsız olduğu, adil ve etkin bir örgütlenme ve toplu pazarlık rejimi oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra, ebedi taleplerimiz olan grev ve siyaset hakkı muhakkak bir düzenlemeye kavuşturulmalıdır. Bu çerçevede, 4688 sayılı Kanun’un ihtiyacı karşılamakta yetersiz kaldığını, 20. yılında bir reform gerektirdiğini ifade ediyoruz.

Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesinde vakit kaybedilmemelidir

2011 ve 2013 yıllarında Memur-Sen’in ısrarlı takibi ve çabalarıyla yaklaşık 280 bin sözleşmeli personel kadroya geçirilmişti. 6. Dönem Toplu Sözleşme’de sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusuyla ilgili olarak Memur-Sen’in kararlı duruşuyla, ‘Kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak, sözleşmeli personel mevzuatında düzenleme yapılması suretiyle sözleşmeli personelin statülerinin yeniden belirlenmesine ilişkin çalışma, yetkili konfederasyonun katkı ve katılımıyla 2022 yılı içerisinde tamamlanacaktır’ şeklinde karşılıklı bir irade ortaya konulmuştur. Çocuklar anne ve babalarına, anne babalar çocuklarına, eşler birbirine, sözleşmeliler güvenceye, sözleşmelilik tarihin çöplüğüne kavuşmalıdır. Kamuya güven veren, millet nezdinde güvenilir devlet sonucu üreten bir kamu personel sistemi dizaynı için elzem olan sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesinde toplu sözleşmede hüküm altına alınan kararlılık noktasında vakit kaybedilmemeli, çalışmalara hız verilmeli, kamuda memnuniyet sağlayacağı kuşkusuz olan bu uygulama bir an önce hayata geçirilmelidir.

Ek göstergelere ilişkin düzenleme adil sonuç üreten, kapsayıcı bir biçimde hayata geçirilmelidir

İlk günden bugüne dile getirdiğimiz, sosyal diyalog mekanizmalarının tamamında masaya taşıdığımız ve en son toplu sözleşmede hüküm altına aldığımız 3600 ek gösterge çalışmasını da yetkili konfederasyon olarak paydaş, katkı ve katılım sunarak gerçekleştireceğiz. Ayrım yapılmadan, ek göstergesi olmayan yardımcı hizmetler sınıfı da dâhil edilerek, kamu görevlilerinin tamamını kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir. Yetkili Konfederasyon Memur-Sen ile yapılacak olan çalışmalar sonucu ortaya çıkarılacak düzenleme, farklılıkları ortadan kaldıracak nitelikte olmalıdır. Bu çalışmalarla, emekli olan personelin çalışırken almış olduğu maaşı ile emeklilik sonrası alacağı muhtemel maaşı kıyasladığında yaşanan gelir kaybının ortadan kaldırılacağı gibi, memur emeklilerimizin refah seviyesini yükselteceği kesindir. Gelir dağılımında adaletin sağlanması için de tüm kamu görevlilerini kapsaması gerekmektedir.

Gelir vergisi mağduriyeti son bulsun

Kamu görevlileri, vergi mükellefi yönüyle en sadık, en cömert konumdadırlar. Gelir vergisi, kamu görevlileri için maaş eksiltici, gerginlik artırıcı, zam yok edici bir özelliktedir. Kamu görevlileri her yıl daha erken bir tarihte ikinci dilime, yani yüzde 20’lik orana tabi oluyorlar. Yüzde 27’lik orandan vergi veren, net maaşı düşürülen kamu görevlisi sayısı da her gün artıyor. Kaliteli kamu hizmeti, memnun kamu görevlisi için, matrahların geçmiş yılları da kapsayacak şekilde yeniden değerlendirme oranlarında yükseltilmesi sağlanmalı ya da sabit gelirlileri için oran yüzde 15’te sabitlenmeli, kamu görevlileri yılın başı ile sonu arasında gelir kaybı yaşamamalıdır.

Yardımcı hizmetler sınıfı tarihe karışsın

Taşeron uygulamasından vazgeçilerek tüm kamu kurumlarında daimi işçi pozisyonları oluşturulduğu için yardımcı hizmet sınıfının bir anlam ve önemi kalmamıştır. Bugün kamu personel sisteminde yardımcı hizmetler sınıfı kapsamında yeni personel istihdamı yok denecek seviyedir ve mevcut sayıları da oldukça azdır. Bu bağlamda, yardımcı hizmetler sınıfı personelinin tamamı öğrenim durumlarına ve kıdemlerine bağlı olarak diğer hizmet sınıflarıyla ilişkilendirilmelidir. Böylece, bu kapsamdaki personelin yaşadığı birçok sorun başka bir mevzuat düzenlemesine, uygulama üretilmesine gerek kalmadan ortadan kalkacaktır.

Derece ve kademe sınırlaması kaldırılmalıdır

657 sayılı Kanun hükümlerine ve bugünün eğitim verilerine bakıldığında derece-kademe sınırlaması, artık bütünüyle gereksiz ve hukuksuz hâle gelmiştir. Kamu görevlilerinin derece ve kademe sınırlamasına tabi tutulması temel kanuna, hukuka ve beklentilere uygun değildir. Derece-kademe sınırlamasının kaldırılması, parasal maliyeti olmayan, sosyal maliyeti de azaltan bir sonuç üretecektir.

Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları periyodik yapılmalıdır

Kamu görevlilerinin verimliliğini ve motivasyonunu artıracak olan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları birçok kurumda maalesef yapılmamakta, yapılması konusunda ise direnç gösterilmektedir. Kamu kurumlarında boş kadrolara geçiş için görevde yükselme sınavı merkezi sistemle yapılmalı, unvan değişikliği sınavına giren personel sayısı için yeteri kadar kadro varsa sınav yapılmadan eğitim durumlarına göre direkt atamalarının yapılması sağlanmalıdır. Kurum içerisinde yarışma sınavı anlamına gelen unvan değişikliği yetkinlik anlamına gelen görevde yükselme sınavından sonra mülakat sınavı yapılması gereksiz ve zaman kaybıdır. Tesis etmek zorunda olduğumuz adalet duygusuna gölge düşürmektedir.

Kamuya personel alım sisteminde karşılaşılan sorunlar giderilmelidir

Kamuda görevlendirilecek personelin alımına ilişkin olarak ‘Kamu Personel Alım İlanları’, ‘Kamu Personel Seçme Sınavı’, ‘Sınav Komisyonları’, ‘Sözlü Sınav Mülakat ve Kişilik Envanterleri’ konuları gözden geçirilerek kamu görevlilerinin sadece kitabi bilgisini ölçme yerine özgürlükçü, rekabetçi, yenilikçi, çözüm ve sonuç odaklı sisteme öncelik verilmeli, nitelikli insanlar kamuya kazandırılmalıdır.

Kılık ve kıyafet düzenlemesine ilişkin yasaklara son verilmelidir

Darbe dönemi kalıntısı olan çağ dışı yönetmelik ortadan kaldırılmalıdır. Kamu görevlileri, ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’ hükümlerinde yer alan kılık ve kıyafet yasağı sonucunu doğuran, evrensel hukukun, insan onurunun ve temel özgürlüklerin ruhuna aykırı hükümlere tabi olmaksızın özgür tercihleriyle belirledikleri kılık ve kıyafetle kamu hizmeti sunabilmelidir.

Kamu görevlilerinin yıllık izinleri hesaplanırken, resmî tatil olan Cumartesi, Pazar ve resmî tatil olan dinî ve millî bayram günleri izinden sayılmamalı, iş yoğunluğu gerekçe gösterilerek üst üste iki yıl kullandırılamayan izinlerin bir sonraki yılla birleştirilmesi sağlanmalıdır.