14 Şubat’ın bizim için çok müstesna bir anlamı, tarihsel önemde karşılığı vardır, var olacaktır. Bu tarih, 14 Şubat 1992, eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarının çözüme kavuşturulması, mali, sosyal ve özlük haklarının korunup geliştirilmesi, vesayetin son bulması, yasakların kaldırılması, haksızlıkların giderilmesi, hak ve özgürlük mücadelesinin; Eğitim-Bir-Sen’in eğitimci, şair, yazar Mehmet Akif İnan ve arkadaşları tarafından kurulduğu ve sendikal yürüyüşüne başladığı tarihtir.
Yola çıktığımız ilk günden beri her türlü zulme, işkenceye, yalana, talana, işgale, sürgüne, savaşa, teröre, yoksulluğa, yağmaya ayarlı küresel fesat odaklarına, onların içerideki vesayetçi hain iş birlikçilerine karşı olduk, karşı olmaya da devam edeceğiz. Zorbaya karşı mazlumdan yana, ezene karşı ezilenden, esarete karşı özgürlükten, barbarlığa karşı insanlıktan, cehalete karşı bilgiden yana verdiğimiz mücadele, bizim için varoluşsal bir mecburiyettir. Bu yürüyüş, bu koşu, bu yolculuk, bu yarış bitmeyecek. Çünkü bu iyilik, erdem, özgürlük, dayanışma yarışının her zaman talip ve sorumluları oldu, olmaya devam edecektir. Ayrıca bu yarış Türkiye’yi ağrılarından, ağırlıklarından, içine itildiği karanlıktan kurtarma yarışıdır.
Eğitim-Bir-Sen’in tarihi, Türkiye’nin özgürleşmesinden, demokratikleşme sürecinden ayrı düşünülemez. Pek çok yasağın son bulması, elde edilen onlarca mali, sosyal, kültürel kazanım, örgütlü mücadelemizin eseridir. Türkiye’nin prangalarını kırarak, kendi zemininde, kendi dinamikleriyle var olmayı başarması, sendikal faaliyetlerle elde ettiğimiz en önemli kazanımlardan biridir. Hiçbir şey, bu kazanımın önüne geçemez, geçmemelidir. Biz, ter akıtarak, mücadele ederek, kol kola girerek, omuz omuza vererek, hak ederek geldiğimiz bu noktayı yeterli görmedik, görmüyoruz. Bu ufku hiçbir zaman kaybetmedik, etmemeliyiz, etmeyeceğiz.
Ufuk sahibi olmak, ideolojik ve konjonktürel hesaplara takılıp kalmadan medeniyet değerlerimiz merkezinde faaliyet sürdürmeyi, meseleleri geniş açıdan ele almayı, değer ve usul sahibi olmayı gerekli kılmaktadır. Biz, ilmi, bilgiyi, insan haklarını, insanlığın geleceğini, milletimizin istikbalini önemsiyoruz. Hakkı teslim etmek, erdemi yüceltmek, değerlere duyarlı sendikacılığımızın kıstaslarıdır. Hayal dahi edilmeyen başarılarla, tarihî kazanımlarla dolu 32 yılımızı bu değer, ölçü ve ilkelere riayetle tamamladık. Bu zaman zarfında, davaya adanmışlığın, hak bilirliğin, mazluma el uzatmanın, vefanın, mağdurun hakkını aramanın, medeniyet inşası ve ihyası mücadelesinin merkez adresi olduk.
Gönül ve emek verdiğimiz teşkilatın sağlıklı, dinamik, etkin işleyişi hayati ölçüde önemlidir. Çünkü bu teşkilat, hepimizin içinde olduğu, ortak hak, irade ve taleplerimizin, kazanımlarımızın tebarüz ettiği zemindir. Bu teşkilatın saat gibi işlemesi, ferdî yararlarımızın ötesinde ülkemizin, geleceğimizin, gençliğimizin faydasınadır. Sendikacılıkta özgün bir model olması yönüyle de bütün insanların yararınadır. O bakımdan saat örneğinde olduğu gibi, sistem içinde her bir unsurun görev ve sorumluluğunu eksiksiz ve olabilecek en yüksek verimlilikte yerine getirmesi önemli ve gereklidir.
Örgütlü başarı, bir sistem başarısı olduğu ölçüde etkindir, etkilidir. Asıl önemli olan, münferit veya lokal değil, toplam kalite ile sağlanan başarılardır. Saat gibi işleyen bir görev ve sorumluluk bilinciyle elde edilmiş başarı süreklidir, değiştirici, dönüştürücü bir güce sahiptir.
Eğitim-Bir-Sen, başta eğitim davamız olmak üzere, ülkemizin kültürel, sosyal hayatında belirleyici bir rol oynamışsa, işleyişindeki bu disiplin ve istikrar sayesindedir aynı zamanda. Her başarı, sorumluluğunun bilincinde dava adamlarının omzunda, öncülük ve örnekliğinde gerçekleşmiştir, gerçekleşiyor.
Türkiye’nin eğitim davasına bütün varlığıyla adanmış bir teşkilata gönül, omuz, destek verenler ağır fakat o ölçüde onurlu bir sorumluluk üstlenmişlerdir. Toplumun şimdiye kadar bize olan teveccühünün en önemli sebebi bizim medeniyet değerlerine yabancı olmayışımızdır; fikrî ve ahlaki olgunluğumuzdur.
Doğru için direnmek, çözüm için diretmek, çözüme paydaş olmak, doğruya destek olmak, yanlışa karşı durmak, ideoloji dayatmasından kurtulmak, şeffaflık ve saydamlık ilkelerine bağlı sendikacılık yapmak, eğitim çalışanlarına kapatılmış kapıları açmak, akademik hizmet sendikacılığıyla tanışmak, mazlumla paylaşmak, zalimin karşısında olmak, yeni kazanımlar üretmek, haksızlıklara son vermek, insanı yaşatmak, kardeşçe paylaşmak isteyenlerin adresi olan Eğitim-Bir-Sen’i Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü ve sendikası yapan en önemli sebeplerden biri, bu fikrî ve ahlaki ilkelere bağlılıktır.
Mevlana’nın ifadesiyle, “Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.”
Bu akışı, bu yarışı birlik ve beraberlik içerisinde, kardeşçe sürdürmek ne güzel!
Eğitim Davamızın Ana Meselesi: Öğretmen
Öğretmenlikte Yolculuk: Sorular ve Cevaplar Arasında 24 Kasım
Nedir ki Öğretmen?
Türkiye Yüzyılında Öğretmenlik
Öğretmenlikte Ustalaşmaya Yöneliktir
Bir Sevdam Var Yıl 2053
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ