Yazı
Yazar : Havva Nur İPEKOĞLU YETGİN
209 Görüntülenme
Nedir ki Öğretmen?
Havva Nur İPEKOĞLU YETGİN

Gelecek nesli şekillendiren, dünyanın paha biçilmez öğretmenine;

             Nice öğretmenler gelip geçti bu diyarlardan sayısı çok, emeği çok, bilgisi çok, sevgisi çok ama belki de hiç hatırlayanı yok!

             Nedir ki öğretmen diyorum çünkü kavrama anlam yüklemek kolaydır anlamı kavrayabilmek ve yaşayabilmek zordur. Sözde kelam, yolda selam, emekle durmadan devam,  mezun olunca olur meslek tamam değildir ki öğretmen.

             Kaç kez aradınız eski öğretmeninizi, kaç kez hatırladınız varlığını, hissedebildiniz mi çabalarını? Yoksa sizde de mi koca bir HAYIR.O halde nedir ki öğretmen?

            Her gün yeni bir olay: Dövülen öğretmen, sövülen öğretmen, saygı duyulmayan, lafı sayılmayan, her durumda MEBİM, CİMER alfabetik sıraya göre şikayet edilen bir değer miydi öğretmen? Yoksa değersizleştirilen bir nefer miydi öğretmen?

            Öğretmene ressam dememiş miydik; gökkuşağı renkleriyle tuvallerde en güzel resimleri çizen, müzisyen de demiştik ona; her notayla gönülleri fethedebilen, yazar da olmuştu; bütün duyguları kalplere nakşettiren, şairdi de dizelerde sevgisini gizleyen mimar da olmuştu; en sağlam binaları inşa eden, doktordu da; sadece bir dokunuşla öğrencisini iyileştirebilen, senaristti aynı zamanda; her konuyu yazabilen, tiyatrocuydu farklı rollere giren…

Değil miydi on parmağında yüz bir marifet saklayabilen? Neydi ki öğretmen?

            Bir çocuk düşünün tüm hayallerinde öğretmeni olan, geleceğini etkisi altında kaldığı öğretmenine göre yaşayan, tuttuğu takım onun takımı, çocuğunun ismi  onun ismi, seçtiği meslek onun mesleği, doğrular onun doğruları, baktığı gözler onun gözleri olan, sirete tesir eden, suretiyle büyülenen, felsefesi, hayatı, bakış açısı hep “O” olan bir çocuk… Bu denli paha biçilemez bir güce sahip olan öğretmene ne oldu da, ne olduğu bilinemedi. Belki de suçlu bizizdir, acaba çok şey mi beklemişizdir Bulutlarda uçuracağımız insanları neden yer çekimine tabi tuttuk ki? Oysa, “Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar” değil miydi başöğretmen Atatürk’e göre. Bu denli değerli bir esere yeteri kadar kıymet verebildik mi acaba, yoksa eser sayısı çoğalınca tercih mi edemedik?

              Çocukluğumda köy yerinde muhtardı, imamdı, sözü sayılandı, lafı bilinendi, önünde düğme iliklenendi, her soruya hakkıyla cevap verendi, söyledikleri kulak arkası edilmeyendi, sevendi, sevilendi. Bir öğretmen olarak düşündünüz mü hiç? Hayatına yön verdikleriniz, idolü olduklarınız, sırtına dokunduklarınız, beynine kazındıklarınız, onun sayesinde “Buradayım” söylettikleriniz oldu mu? Çok şükür mesleğime verdiğimi fazlasıyla almışımdır. Ya alamayanlar…

      Onlar mı suçluydu, bizler mi?

      Yoksa beklentilerimiz mi?

      Azalan sevgimiz mi, kaybolan ilgimiz mi?

      Sanal dünyada kaybolan hislerimiz mi?

      Acaba her şeyi çok bildiğimiz mi?

      Yoksa zannettiklerimiz mi?

 

Nedir ki öğretmen derken; bu kutsal mesleği hakkıyla icra eden tüm öğretmenlerime teşekkür ediyor, ahirete intikal edenlere rahmet diliyor, atalet durumu yaşayan öğretmen arkadaşlarıma bu durumdan kurtulup mesleğine dönmelerini temenni ediyorum.

Gelecek çocukların, çocuklar ise bizlerin ellerinde, aydınlık yarınlara sevgiyle, minnetle…

 

                                                                                                                                                        Havva Nur YETGİN

                                                                                                                                                            Sınıf Öğretmeni

 

Yazarın Diğer Yazıları
MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen