Eğitim çalışanlarının mali, sosyal, kültürel haklarını korumak, genişletmek amacıyla kurulup, temsil ettiği entelektüel birikim ve duyarlıkla insani, demokratik ve kültürel değerlerimize bağlı kalarak, inanç ve düşünce özgürlüğünü baskı altına alan her türlü vesayet yapılarına karşı direnerek bu günlere gelen Eğitim-Bir-Sen, niteliğine yaraşır düzeyde bir nicelikle büyümeye devam etmektedir.
137.464 üye sayısı ile yetkiyi devraldığımız günden bu yana büyümemiz gittikçe artan bir ivme ve emin adımlarla sürmüş, 15 Mayıs’ta ana kütlesi belirginlik kazanan son mutabakat rakamları itibariyle 396.421 olan üye sayımız 25 bin 250 artarak 421 bin 671 olmuştur. Sendikaların net üye sayısı Resmi Gazetede yayınlanacak tebliğle kesinlik kazanacaktır. Tebliğle birlikte kesin bilgi sendikamız sitesinde ayrıntılı paylaşılacaktır.
Eğitim çalışanlarının hak ve hukukunu koruyan, eğitim politikalarının belirlenmesinde öncü rol oynayan, fikir ve inanç hürriyeti için çalışan, zulme karşı adaletten, haksızlığa karşı haktan yana, entelektüel birikimini eylem ve söylem bütünlüğü ile hayata aktaran tutumumuz en başından bu yana insanımızdan haklı bir takdir, teveccüh ve destek görmüştür, görmektedir. Yetkiyi aldığımızdan beri, azalmaksızın, hep çoğalarak bize yönelen teveccühle hizmet kolu çalışanlarımızın zirvedeki temsilcisi olmaya devam ediyoruz. İlkesine, ülküsüne bağlı kalarak, birlerle başlayıp binlerce çoğalarak yüz binlere ulaşan kitlemiz, ilk günkü amaç ve heyecanından sapmaksızın, yoluna aynı duyarlık ve doğrultuyla devam etmektedir.
Örgütlendikçe güçlenen, ilkeli duruşuyla istikrarlı büyüyen sendikamız, Türkiye’nin eğitim vizyonu ve uygulamalarında yol açan, yol gösteren bir misyon üstlenmiştir. Meselelere gündelik değişkenlerin konjonktürel etkisi ve tepkisiyle değil, ileri ufukların geniş açısıyla bakan sendikamız, insanımızın kalbindeki yüksek duyguların tohumunu toprağı ile buluşturmuş, sivil inisiyatifin tartışmasız dinamik iradesi olmuşturtur, olmaya devam edecektir. Tohum filiz verip büyümüş, bir ağaca, ağaç ormana dönüşmüştür. Şimdi emek ve ekmek için akıtılan teri, demokrasi, özgürlük ve kültür mücadelesinden ayrı görmeyen anlayışla derinlere kök salan o ağacın dalları, kıtalara uzanmakta, gölgesi bütün dünyayı serinletmektedir.
Burada ve derinlere kök saldığımız ölçüde varlığımızı tahkim edeceğimizin, umudu canlı ve güçlü kılacağımızın bilincinde olduk. Dünyamızı, davamızı önemli ve anlamlı kılan asıl değer bu kök bağlarımızdır, kök dayanaklarımızdır. Önemli olan bizi var ve anlamlı kılan değer ve donanımlarla büyümektir. Bu sebeple maddi varlığımızla birlikte maneviyatımızı da zenginleştiren arayış ve kazanımın peşinde olmayı ihmal etmedik. Böyle düşündük, böyle inandık, böyle mücadele ettik.
Her nimet bir külfeti, her kazanç bir kaybı getirebilir. Amaç ve değerlerinize ilişkin azami hassasiyet gösteremezseniz, kazanç gibi gözüken kayıplar yaşarsınız. Sezai Karakoç’un ‘Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır’ dizesinin çağrıştırdığı gibi ancak varlık nedeninize samimiyet ve sadakatiniz size başarı getirecektir. Birlikte çoğalmak, örgütlenerek güçlenmek sizin hakkınızdır. Her birimizin katkısı, katılımı bu ırmağı coşturacaktır. Ancak biz coşkunlukla birlikte bulanmadan, berrak, ter temiz akmak istedik, istiyoruz. Ne diyordu Mevlânâ? ‘Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.’ Geldiğiniz yerde kendi saflığınızı, duruluğunuzu kaybetmişseniz, yani oraya kendiniz olarak, kendiniz kalarak varamamışsanız, vardığınız o yerin, o yürüyüşün ne önemi olabilir? O nedenle sayımızla birlikte hedeflerimizden sapmadan, umutlarımızı yenilemeye, tecrübemizi gözden geçirmeye, aklımızı ilim ve bilgiyle aydınlatmaya, hayallerimizi akıl ve özlemlerimizle büyütmeye önem ve öncelik verdik, veriyoruz. Çünkü ufuksuz, umutsuz, düşüncesiz, hedefsiz büyümelerin, canlılık ve atılım kapasitesi azalmış hantallığa dönüştüğüne çok tanık olmuşuzdur.
Gücümüz sayısal çokluğumuzdan önce haklılığımıza, haklılığımız savunduğumuz değerlerimize dayanmaktadır. Başarımız her şeyden önce duruş yerimiz ve tarzımızla ilgilidir. Durduğumuz yer, varlığımızın amacıyla bağlantılı olarak tarihsel, kültürel değer ve derinlikten ayrı düşünülemez. Her bir üyemiz, temsilci veya yöneticimiz, canlı beşeri münasebetlerini, Anadolu irfanını canlı algılar olarak hayata aktarma sorumluluğuyla sürdürmektedir. Sendikamızın başarısı, dışarıdan veya benliğine yabancılaşmış bakışların kavrayamayacağı tarzda nesnel sınırları aşan böyle bir ruh ve şuurla mümkün olmaktadır. Akılla kalbi, realiteyle hakikati, hayallerle gerçekleri, heyecanla feraseti, temkinle cesareti, teoriyle pratiği, imanla ameli, dünle bugünü, geçmişle geleceği şaşmaz bir ölçüyle süzüp, dengeleyen teşkilatlarımız, Türkiye’nin milli ve medeniyet değerlerinin diri, dinamik teminatıdır. Bu aidiyet bilinci ve teşkilat disiplini ile gerçekleşen yüksek örgütlenme kapasitemiz, nitelikten ödün vermeyen çalışma ve programlarla daha yararlı olmaktadır, daha verimli olacaktır.
Bizi başarıya götüren araç ve aşamaları, manevi ve ahlâki prensiplerimize asla feda etmeden, yeni ufuklardan yeni umutlara yönelmiş olarak, el ele, omuz omuza yürüyüşümüz bütün canlılığı ve görkemiyle devam ediyor. Bizi bekleyen nice canlar, coğrafyalar, nice hasretler, sevdalar var. Sevdamızla nice mesafeleri eriterek devam eden yürüyüşümüzün uğrayacağı nice yollar, nice yönler, nice menziller var. Nice umutların bizimle canlandığını gördük, nice umutların bizimle canlanacağını biliyoruz. Bin çare, bin umut, bin sevgi ve sevda yüklenerek dokunacağımız kalpler var.
Mensubiyetimize uygun ve azalmadan çoğalan vakur, olgun heyecanımız, mücadelemize şevk vermektedir. Bize desteğini veren tüm eğitim çalışanları, üyelerimiz, teşkilatımızın işyeri temsilcilerinden il, ilçe temsilci ve yöneticilerine kadar herkes, gerçekten asil bir davanın, onurlu mesuliyetiyle yaşayan, alınlarından öpülesi mümtaz insanlardır. Her birine güzide, naif, fedakâr çaba ve çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Eğitim, emek, hak ve özgürlük mücadelemizin gücüne güç katan, tescil edilmiş başarılarıyla ancak kendileriyle yarışan tüm dava arkadaşlarımızı kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Eğitim Davamızın Ana Meselesi: Öğretmen
Öğretmenlikte Yolculuk: Sorular ve Cevaplar Arasında 24 Kasım
Nedir ki Öğretmen?
Türkiye Yüzyılında Öğretmenlik
Öğretmenlikte Ustalaşmaya Yöneliktir
Bir Sevdam Var Yıl 2053
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ