Eğitim; politikası, felsefesi, programı, kültürü, yönetimi, mekanı, çalışanı, idarecisi, finansmanı, metodu, tekniği, müfredatı, öğrencisi, velisi, iç içe geçmiş ilişki ağları ile bütünlüklü bir sistemdir. Böyle bir sistemin sağlıklı işleyebilmesi, öncelikle sistemin sağlam bir paradigmal temel üzerine inşa edilmesi, bütünlüklü bir bakışla idare edilmesi, sorunlar karşısında paydaşlarla istişarî ilişki içinde çözümlerin üretilmesi ve sistemin sürekli gelişitirilmesiyle mümkündür. Eğitimin farklı değişkenleri bünyesinde barındırması ve sistemin her türlü değişimden etkilenmesi, eğitim sistemini karmaşık bir süreç hâline getirmektedir. Eğitimin herhangi bir basamağındaki veya bileşenindeki bir sorun eğitimin bir başka basamak ve bileşenini de etkilemektedir. O nedenle, sistem yönetimi ve sorunların çözümü palyatif olarak değil, bütünsel ve kalıcı olarak ele alınmalıdır.
Devletin en önemli hizmetlerinden biri olan devasa büyüklükteki eğitim sisteminde, bu sistemi oluşturan bileşenlerin her birinden kaynaklı çok farklı problemler ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri de kuşkusuz eğitim çalışanlarının sorunlarıdır.
Çocukarın ve gençlerin hayalleri ve idealleri için yürüdükleri yolda onlara rehberlik eden, ufuklarını genişleten, onları eğiten öğretmenler nesillerimizin ruh ve mana mimarlarıdır. Bir anlamda geleceğimizin aydınlık ufukları eğitimcilerimizin alın terinde şekillenmektedir. Ülkemizin gerek kamu gerekse özel alanlarında hizmet, ürün, fikir, bilim ve bilgi üreten; toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda eğitimcilerimizin yetiştirdiği insanların imzası vardır. Ülkemizin hedeflerine giden yolun başlama noktası eğitimdir ve ülkemiz eğitimcilerimizin özveriyle yetiştirdikleri nesillerin ellerinde ve omuzlarında yükselmektedir.
Büyük fedakârlıklarla zor şartlar altında emek veren eğitim çalışanlarının sorunları, eğitim sisteminin sorunlarının en büyük parçalarından birini teşkil etmektedir. Bu kadar önemli bir misyon yüklenmiş kitlenin, en yüksek verimi ortaya koyabilmesi için sorunlarından arındırılması zorunludur.
Sendika olarak elde ettiğimiz en önemli kazanımlardan biri, eksikliklerine rağmen, şüphesiz Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmasıdır. Birçok mesleğin kanunu varken, öğretmenlik gibi önemli bir mesleğin kanununun olmaması çok büyük bir eksiklikti. Biz bu amaçla öğretmenlerin bir kanuna sahip olması için uzun yıllar mücadele verdik. Taslağımızı hazırladık, bakanlıkla ve siyasi iradenin ilgili diğer birimleriyle paylaştık. Ancak, kanun bizim önerilerimizin, önerdiğimiz paradigmanın ve taslağımızın uzağında kalmıştır.
Kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilmesi, uzman ve başöğretmenlere ücret ve ilave derece artışı getirilmesi, adaylık sürecindeki yazılı sınavın kaldırılması, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi gibi önemli özlük hakları ihtiva eden, bu yönüyle öğretmenlerimizin bir kısım beklenti ve taleplerini karşılayan meslek kanununu eksikliklerine rağmen ileri bir adım olarak görüyor, üzerinde çalışılabilecek bir zemin olarak kabul ediyoruz.
Bir eğitim sistemi, eğitimciler başta olmak üzere, eğitim çalışanlarına verdiği önem kadar güçlü, nitelikli ve başarılıdır. O nedenle, eğitimcilerin yetiştirilmesinden özlük ve sosyal haklarına, meslek şartları ve eğitim ortamına kadar her konu çözüm odaklı olarak hassasiyetle ele alınmalıdır. Biz, eğitimcilerin ağır, ağır olduğu kadar da onurlu yüklerinin, haklı taleplerinin ve sorunlarının farkındayız. Biz sorunları etiketlemekle kalmıyor, raporlaştırıyor, çözüm önerilerimizle birlikte ilgili ve yetkili makamlara ulaştırıyor, yüksek sesle dillendiriyoruz. Sahadan gelen veriler, istatistikler, araştırma ve gözlemlerle yaptığımız bilimsel çalışmalarla temel eğitimi ve yükseköğretimi düzenli olarak izliyor, inceliyor, veri temelli olarak kritik ediyor, çözümlüyor, öneriler geliştiriyoruz.
Biz, yüklendiğimiz sorumluluğun farkındayız. Sorumluluğumuzu yerine getirmek için her gün bir önceki güne göre daha fazla ter akıtıyor, daha fazla mesafe almanın gayretinde oluyoruz. Bununla birlikte, her zaman ifade ettiğimiz üzere, eğitimcilerin sorunlarını kalıcı olarak çözmenin yolu, eğitimin sorunlarını çözmekten geçmektedir. Biliyoruz ki, eğitim sisteminin paradigmal sorunları çözülürse eğitimcilerin de sorunları çözülmüş olacaktır.
Eğitimin ortaya çıkan yeni sorunlarını yama yaparak tamir etmeye çalışmak, eğitim sistemini kırk yamalı bohçaya çevirmekten başka bir işe yaramamıştır. Bundan sonra da aynı yöntemi kullanmak, bohçaya yeni yamaları eklemekten başka bir anlama gelmeyecektir. Nitekim artık bohça yama tutmamaktadır. Eğitim sisteminin tamire değil, sistemi baştan sona bir bütün olarak kurmayı mümkün kılacak bir imar anlayışına, tamirciye değil bu imarı mümkün kılacak mimara ihtiyacı vardır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, daha verimli ve nitelikli bir eğitim için, eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümü için mücadele etmeye; eğitim felsefesi olarak medeniyet değerlerimizi esas alan, teknik olarak insanlığın birikiminden istifade eden, insanlığın felah bulmasını sağlayacak yeni bir paradigmal zeminde bir eğitim sisteminin inşa edilmesi için çaba sarf etmeye, çalışmalar yapmaya, ter akıtmaya devam edeceğiz.
Eğitim Davamızın Ana Meselesi: Öğretmen
Öğretmenlikte Yolculuk: Sorular ve Cevaplar Arasında 24 Kasım
Nedir ki Öğretmen?
Türkiye Yüzyılında Öğretmenlik
Öğretmenlikte Ustalaşmaya Yöneliktir
Bir Sevdam Var Yıl 2053
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ