Türkiye Yüzyılında Öğretmenlik
Türkiye yüzyılının ilk 24 Kasım’ı...
Cumhuriyetimizin 100. yılına girdiğimiz ve tüm dünyaya Türkiye Yüzyılı Vizyonu’ nu ilan ettiğimiz bir dönemde bu vizyonun ana hedeflerinin gerçekleştirilmesinde en etkili aktör konumunda olan öğretmenlerimiz yazık ki 24 Kasım’ı yine mutsuz geçirecek.
Öğretmene verilen değerin en temel göstergelerinden birisi, ona verilen ücrettir. Ücret dışında da öğretmenin kurumundan beklediği çok şey var ve bunlar gerçekleştirilmesi çok zor olmayan talepler aslında. Değerli olduğunu, her 24 Kasımda yetkililerden duymaya alıştığımız süslü sözlerle değil icraat olarak da gören öğretmenin motivasyonu, kurumsal başarıyı da etkilemekte. Bir okul, öğretmeni kadar mutludur. Öğretmenler mutluysa öğrenciler, çocuklar mutluysa da veliler ve dolayısıyla ülke mutludur aslında.
Maalesef, eğitim çalışanlarının haklı taleplerine karşı duyarsızlık ve yanlış eğitim politikaları, eğitimcilerin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitimde verimliliği düşürmektedir. Yetkililer, eğitim çalışanlarının içinde yaşadığı durumun “mutsuz yığınlar” üretme potansiyeline sahip olduğunun farkına varmalı ve sorunlarına çözüm üretme, beklentilerini karşılama gayretinde olmalıdır.
Öğretmen atamalarında mülakatın devamı, diplomaya dayalı öğretmen branş/alan değişikliği sürecinin başlatılmaması, eğitim kurumu yöneticiliğinde özlük haklarını ve yetkileri geliştiren kariyer odaklı sürdürebilir bir sistemin halen hayata geçirilememesi, öğretmenleri şiddete karşı koruyacak bir yasal düzenlemenin çıkarılamaması, ücretli öğretmen istihdamının devamı gibi sorunların çözümünde ivedilikle adımlar atılmalı, daha nitelikli ve verimli bir eğitim ekosistemi kurulmalıdır.
Öğretmenlerin ek ders ücretlerindeki mali kayıpları giderilmelidir.
Yüksek enflasyonist ortamın alım gücünü iyice düşürdüğü, kiraların insaf sınırlarını aştığı bir süreç; özellikle büyük şehirlerde ve Rize gibi konut arzının yetersiz olduğu illerde öğretmenler ve diğer eğitim çalışanlarının hayatını zorlaştırmaktadır. Öğretmenlerin ek ders ücretlerinde oluşan kayıpları giderecek iyileştirmeler bir an evvel yapılmalıdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’ndaki eksikler giderilmelidir.
7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisini karşılama yönünde olumlu bir adım olmasına rağmen ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek içerikten yoksundur. Öğretmenlerin ve eğitim camiasının beklentisi, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanması ve geliştirilmesidir.
Şube müdürleri ve şeflerin feryadı duyulmalı, sorunları bir an evvel çözülmelidir.
Kamu şeflerinin 3600 ek gösterge taleplerine kulak tıkanmamalı, özlük hakları sorumlulukları ekseninde iyileştirilmeli, aslen öğretmen iken görevde yükselerek şube müdürü, ilçe milli eğitim müdürü, il milli eğitim müdür yardımcısı ve müfettiş/müfettiş yardımcısı olanların mali ve özlük hakları hiyerarşik konumlarına uygun hale getirilmelidir.
Şube müdürlüğü atamaları ilgili mevzuatındaki hükümlere göre gerçekleştirilmeli; 657 sayılı Kanun’un 76. Maddesi çerçevesindeki şube müdürlüğü atamaları sadece istisnai hâllerde ve atama şartlarını taşıyan şube müdürlüğü adayları arasından gerçekleştirilmelidir.
Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik son bulmalı, kadrolu istihdam esas alınmalıdır.
Eğitimcilerin motivasyonunu artıracak bir kariyer sistemi oluşturulmalıdır.
Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında ilerlemenin, sınav zorunluluğu kaldırılarak sadece öğretmenlikteki hizmet süresine dayalı olması ve seçimlerden önce verilen sözün hayata geçirilerek öğretmenlikte 5 yılını tamamlamış olanların uzman öğretmenlik, 20 yılını tamamlamış olanların başöğretmenlik unvanı için başvuru yapabilmesi yönünde düzenleme yapılmalıdır.
Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddete seyirci kalınmamalıdır.
Mülakatla öğretmen atama yöntemi mülakatın şeklinden bağımsız kamu vicdanını yaraladığından terk edilmelidir.
Yığınla görev verilip yığınla sorumluluk yüklenen eğitim kurumları yöneticiliği, liyakat ve kariyer ekseninde profesyonel bir meslek olarak yapılandırılmalıdır.
Alan değişikliğine ilişkin talepler bir an önce yerine getirilmelidir.
Yardımcı Hizmetler Sınıfı kapsamındaki memurlar Genel İdari Hizmetler Sınıfı veya Teknik Hizmetler Sınıfı’na geçirilmelidir.
Okulların yardımcı personel sorunu İŞKUR TYP vb. pansuman tedbirlerle değil kalıcı olarak çözülmelidir.
Biz Türkiye yüzyılına inanıyoruz ve Türkiye yüzyılının mimarı konumunda öğretmenler ve diğer eğitim çalışanları olarak bu vizyonun inşasında her türlü görevi ve sorumluluğu almaya, her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Yetkililerden de aynı sorumluluğu almalarını bekliyoruz.
Bu önemli görev ve sorumluluğa talip olan ve en zor şartlarda bile hakkıyla yerine getiren tüm öğretmenlerimize şükranlarımı sunuyorum. Bu vesile ile tüm öğretmenlerimizin ve öğretmen adaylarımızın 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyor, emekli öğretmenlerimize sağlık ve huzur, ebediyete irtihal etmiş ve görevleri başında şehit olan öğretmenlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Adnan YIĞCI
Eğitim Bir Sen Rize 1 Nolu Şube Başkanı